COÇUKLARDA OBEZİTE !
Obezite, vücutta depolanan yağ miktarının fazla olması biçiminde tanımlanabilir.

Klinik olarak obeziteyi tanımlamak için, kilonun boyun karesine oranlanması (kg/m2) ile elde edilen beden kitle indeksi (BKİ)'nin 25'in üzerinde olduğu kişiler aşırı kilolu, 30'un üzerinde olanlar ise obez olarak tanımlanır.

Çocuklarda ise yaşa ve cinsiyete göre hazırlanan özel BKİ persentil eğrileri adı verilen özel bir ölçüm kullanılır.

Bu değeri >85 persentil olan çocuklar aşırı kilolu, >90 persentil olanlar ise obez olarak sınıflandırılmaktadır.

Ayrıca yaşa göre vücut ağırlığı, boya göre ağırlık, deri kıvrım kalınlığının ölçümü ve içerdiği yağ bakımından vücut kompozisyonu da kullanılan diğer ölçüm yöntemleridir.

Çocukluk çağında obeziteyi tanımak için yaşa göre kilo veya boya göre kilo büyüme eğrileri kullanılabildiği gibi, Beden Kitle İndeksi (kg/m2) de yaygın olarak kullanılmaktadır.

Obezite sınırı için aşağıdaki değerler kabul edilmektedir.

 
Yaş(yıl) BKI (kg/m2)

<14 19-20 15 25  >16 28 Sağlık Bakanlığı çocukluk çağı obezitesi çalışma grubunun verilerine göre;

yapılan çalışmalar incelendiğinde ülkemizde fazla kilolu olma ve obezite sıklığının giderek arttığı; çocukluk çağı obezitesinin %6.5, fazla kilolu oranının %14.3’e ulaştığı görülmektedir.

Çocukluk obezitesinde çevresel etmenler içinde ailenin beslenme biçimi ve fiziksel aktivite azlığı bulunmaktadır.

Uzun süre televizyon izlenmesi ve televizyon izlenirken yüksek kalorili yiyeceklerin tüketilmesi obeziteyi daha da artırmaktadır.

Obezite sıklığı, 4 saatten daha fazla televizyon izleyen çocuklarda 1 ya da daha az saat televizyon izleyen çocuklara göre daha yüksek olarak saptanmıştır.

Obezite ve psikolojik etmenler arasında bir ilişki olduğu kabul edilmektedir.

Anne-baba çocuk arasındaki olumsuz ilişkiler çocuğun ruhsal  yapısını etkileyip aşırı yemeye neden olabilmektedir.

Obezite ve genetik  etmenler üzerinde yapılan araştırmalarda;

Her iki ebeveyn obez ise çocuğun obez olma riskinin %80, yalnızca bir ebeveyni obez ise riskin %50, her iki  ebeveyni de obez olmayan çocuklarda ise bu riskin %9 olduğu saptanmıştır.

Bu gözlemlerden yola çıkılarak yapılan araştırmalarda vücut ağırlığını biyolojik olarak kontrol eden moleküler komponentleri belirleyen bazı genler bulunmuştur (ob geni, db geni, fat geni, tub geni, agouti geni).

Bunlardan ob geni leptin sentezini düzenleyerek iştah azaltır.

Db geni ise leptin bağlanmasını düzenlemektedir.

Son 10-20 yıl içerisinde obezite sıklığındaki bu artışın asıl önemli nedeni; endüstriyel gelişme ile birlikte, fiziksel güce dayalı yaşam tarzından inaktiviteye dayalı yaşam tarzına geçiş ve yoğun kalori içeren besinlerin tüketilmesi olarak görünmektedir.

Yapılan çalışmalar aşırı kilo ve obezitenin nedenlerini anlamamızı sağlamıştır.

Bu çalışmaların bazıların da anne sütü de incelenmiştir.

Anne sütünün kısa Süreli etkileri şüphesizdir ve global ölçülerde bebek sağlığını ve beslenmesinin kalitesinin yükseltilmesinde en güvenilir en ekonomik ve en uygun yoldur.

Anne sütünün, çocuklarda daha sonra gelişebilecek obeziteden koruyucu etkilerinin olduğu sistemik çalışmalardan alınan verilerin sonuçlarıyla desteklenmiştir.

Emzirme süresinin uzun olmasının daha büyük koruyucu etkilerinin olduğu kanıtlanmıştır.

Çocukluk döneminde obezite tedavisinde ideal yaklaşım kilo alımını düzenlerken büyüme ve gelişmeyi sürdürmeye yetecek beslenmenin desağlanmasıdır.

Büyümenin hızlı olduğu küçük çocukluk dönemlerinde besin kısıtlaması önerilmez.

Enerjisi fazla atıştırmalık besinler yerine besinsel değeri yüksek kalorisi az besinler tercih edilir.

Çocukluk döneminde bazı besinleri kesin yasaklamak aksine kısıtlanan yiyeceğe eğilimi arttırabilir.

Besin seçiminde aşırı kısıtlamacı olmak yerine sağlıklı besin alternatifleri sunmak şeklinde bir yaklaşım benimsenmelidir.

Diyet:

Dengeli ve az kalorili diyet uygulanır.

Normal kalori gereksinimi %30-40 oranında azaltılır.

Diyet %25-30 oranında yağ, %50-55 oranında karmaşık karbonhidrat ve %20-25 oranında protein içermelidir.

Toplam kalori 5-8 öğüne bölünerek verilmelidir.

Bu diyet 5 yaş ve üstü çocuklarda güvenle uygulanır.

Haftada 0.5 kg verilmesi amaçlanır.

Diyet ile yavaş bir biçimde kilo verilmesi, kilo kazanımı olmaksızın boy uzamasının sürdürülmesi, diyet, egzersiz ve yeme davranışlarının değiştirilmesi, ailenin tedavi sürecine katılımı ve obezitenin yinelemesinin önlenmesi sağlanmalıdır.

Egzersiz: 

Kilo kaybının iki temel yaklaşımı kalori kısıtlaması ve egzersizdir.

Çalışmalara göre diyet ve egzersiz birlikte uygulandığında yalnızca diyete göre daha fazla kilo kaybına yol açmaktadır.

Özellikle uzun dönemde, verilen kilonun korunabilmesi için egzersiz vazgeçilmez unsurdur.

Bu nedenle egzersiz kilo vermeye yönelik tüm programların vazgeçilmez bir parçasıdır.

Egzersizin yararları şöyle özetlenebilir.

Egzersizin, süresince kalori harcanmasının yanı sıra, kan basıncı, serum kolesterolü, vücut kompozisyonu ve kardiyorespiratuar işlevler üzerinde olumlu etkileri vardır.

Egzersiz obez kişinin psikolojik durumunu iyileştirir.

Yağsız vücut kütlesi kaybını önler.

Egzersiz haftada en az 3 kez, 30 dakika süresince ter atacak kadar yapılmalıdır.

Egzersiz yoğunluğu ve süresi yavaş yavaş artırılmalıdır.

SAGLIKLI Beslenme Ve Kalıcı Kilo Kontrolu İçin Herbalife Saglıklı Beslenme Ürünlerini Tercih Edebilirsiniz


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder